10 Mayıs 2013 Cuma

Ontolojik cinayetler


Tuncay sigarasından uzun bir nefes çekti. Önemli bir konuşmaya başlamadan önce takındığı o
katlanılması uzmanlık isteyen çok bilmiş eda ile bakarken bir yandan da kaşlarını çatmayı ihmal
etmemişti.

Tuncay : İstediğim bu değildi:

Burçak alaycı bir ifadeyle : Tüm bunları yaparken ne olacağını düşünmüştün.


Başlarda eğlenceli bir yolculukken sonraları eziyete dönüşen düşüşler, paranoya krizleri aklını
oynatmasını sağlayacak derecede yoğundu.Sürekli yeni oyunlar icat edip yaşamını her geçen gün
biraz daha çekilmez hale getirmek son yıllardaki en büyük hobisi olmuştu.

Tuncay : Bu oyuna devam etmek istemiyorum.

Burçak artık iyice sinirli bir edayla : Halen daha bunu bir oyun olarak görüyorsun! Kulaklarını aç ve
beni iyi dinle. Bir şaka değil yaşamın, bir oyun hiç değil. Bu kadar insanı peşinden sürükleyip sonra bu
oyundu diyemezsin.

Tuncay yaşamı boyunca bir kaç kez tekrarlamıştı bunu, taa ergenlik yıllarında onlarca insanı solculuk
oyununda toplamış sonra da ben sıkıldım artık oynamıyorum deyip kenara çekilmişti. Burçak bundan
haberdar olsa kim bilir ne kadar keyif alırdı yüzüne vurmaktan.

Tuncay : Bir dakika orada durman gerekiyor. Ne yapıp ne yapamayacağımı sen karar veremezsin.
Burçak : Birisinin artık sana dur demesi gerekiyorsa neden bunu diyen ben olmayayım. Sanırım senin
üzerinde en azından bu kadar etkim var.

Tuncay artık rol yapmayı bırakıp mimiklerini hislerinin kontrol etmesine izin vermişti

Tuncay : Hiç bir zaman anlamıyorsun! Hayatım kocaman bir oyun. Bazen kurallarını kendim
koyuyorum bazen koyulmuş kurallara itaat ediyorum.Çatal sol elle tutulur

A- Ne kadar insan bu kuralı önemsiyor
B- Bu insanların hayatındaki etki puanı katsayıları ney.

Hareketlerimi yıllardır bu denklemler yönlendiriyor. Artık bundan sıkıldım. Tanrı iyidir, uyuşturucu
kötüdür, insanlar yaşamalıdır, hayvanlara eziyet etmemelisin, küfür etmemelisin, esnememelisin, içki
içmemelisin

Burçak konuşmanın doğal bir seyre girmesinden hoşnut bir şekilde atıldı

Burçak : Dur bir saniye, ergenliğe geri mi döndün yoksa demagoji mi yapıyorsun. Hayatın bu saydığın zırvalıklardan ibaret olmadığını bildiğimi gayet iyi biliyorsun. İşte şimdi o çok nefret ettiğin dindar liberaller gibi davranıyorsun. Bir fikrini karşındakine dikta edemeyince hemen karşısında gibi lansettiğin saçmalıkları sıralıyorsun. Ben sana tanrı iyidir mi dedim ? ya da çatalı hangi elinle tuttuğunu umursadığımı mı düşünüyorsun.
İstersen kıçınla ye yemeğini.

Tuncay : Ben hayatın bir oyun olduğunu söylüyorum sense değil diyorsun. Çok nadiren içten
olabildiğimiz anlar dışında biz bile bu oyunu kendi aramızda sürdürüyoruz. Ben beni içine sokmaya
çalıştığın daha doğrusu bizi içine sokmaya çalıştığın hayatın bir oyundan ibaret olduğunu söylüyorum.

Burçak bir saniye düşündü, : Peki bu kabul edilebilir bir durum ikna oldum . şimdi bu oyun
kelimesinden yine hangi kurguna varmaya çalışıyorsun ?

Tuncay onayını aldıktan sonra artık coşmuştu. Bazen konuşma düşüncenin önüne geçer. Kişi
düşündüğünü konuşacağına konuştuğunu düşünmeye başlar ve bir anda aklında olmayan düşünceler
dilinden dökülmüş olur. Tuncay işte bu anlarından birini yaşıyordu. Kontrolü artık tamamen
bırakmıştı.

Tuncay : Hayat bir oyundan ibaret şimdi beni iyi dinle ben bu oyunu istediğimiz gibi yazabileceğimizi
söylüyorum. Şu dakikadan itibaren yeryüzünün en sinsi oyununa başlayacağız. Oyunumuzun adı hala
hayattayım.

1. Kural kimsenin bir oyunun parçası olduğunu anlamasına izin verme.
2. Kural insanlara yaptırmak istediğini yaptırırken bunun kendi istekleri olduğunu düşünmelerini
sağla yani bir insanın bir fikrini benimsemesini istiyorsan o fikri onun telafuz etmesini
sağlamalısın. Buna çok ihtiyacımız olacak çünkü oyunumuz insanları da kapsıyor. Ve onları
dilediğimiz gibi kullanabilmek için her türlü tekniği kullanmalıyız.
3. Kural gerçek yaşantımızı kimse bilmeyecek. Ne yaparsak yapalım kimse ama kimse bundan
haberdar olmayacak. İki kişilik bir dünya kuracağız ve oyunumuz bu dünyanın yeryüzüne
açılan penceresi olacak.

Burçak artık ne hissedeceğini bilemiyordu yorgun bir edayla : Neye güveniyorsun?

Tuncay : şaka mı yapıyorsun tabi ki cesaretimize

Burçak : bak gönlümü almayı iyi biliyorsun. Şimdi yine benim dilimden konuşmaya başladın. Bu
hoşuma gitti. Ama halen daha oyunun ne olduğunu söylemedin, yoksa kendin de mi bilmiyorsun.

Bunu söylerken artık iyice gülümsemeye başlamıştı. Devam etti : bu bir oyun olduğuna göre bir
puanlaması, derecelendirmesi gibi şeyler de olmalı yanılıyor muyum ?

Tuncay burçağın ellerini avuçlarının içine aldı dudağına küçük bir öpücük kondurup : öldürdüğümüz
her kadın ve her erkek için ve her hayvan için törenler düzenleyeceğiz. Puanlaması yok tıpkı
Hindistanlılar gibi oyunumuzun bir kazananı veya kaybedeni olmayacak sadece oynayacağız.

Burçak ellerini çekerek : öldürdüğümüz derken ?

Tuncay : Evet öldürdüğümüz. Bu güne kadar onlarca hayvanın ölümüne sebep olduk ama bir saniye
durup düşünmedik, bundan sonra da insanların hayatıyla oynayacağız.

Burçak Tuncay'ın ciddi olduğunu görünce iliklerine kadar donduğunu hissetti. Şu an buna bir son
vermeliydi ama gayet iyi biliyordu ki o da bu oyunun bir parçası olmak üzereydi.

Burçak : Bu gerçekten delilik, sen ipin ucunu iyice kaçırdın.


Tuncay : Çok ciddiyim, bugüne kadar onca hayvanın ölümüne sebep olurken bir dakika bile
düşünmedin neden ? evrimde insandan geride oldukları için mi ? o zaman insanlar da kendi içinde
farklılık gösteriyor. Geri zekalıları yiyelim ya da kısa boyluları ya da küçük memelileri sen belirle. Sence
evrimde ulaşmamız gereken nokta neyse bunun altında kalan insanlardan kendimize ziyafet çekelim.

Burçak : Bir şeyi atlıyorsun yasalar bir ineği yemene ses çıkartmaz ama bir insanı yemene izin vermez!

Tuncay : Atlatırız inan bana, iyice planlanmış bir cinayeti kimse çözemez.kurguları ben yaparım sen
sadece yanımda ol. Hem ne kadar büyük birşeyi paylaşıyor olacağımız bir düşünsene,

Burçak : Bilmiyorum bahsettiğin şey çok ama çok uçuk. Doğru hayat bir oyun olabilir. Doğru
gerçekten de nihilistler haklı olabilir hayatta hiç bir şeyin bir değeri yoktur belkide insan hayatının bile.
Kuralları istediğimiz gibi esnetelim ne bilim sabah akşam sevişelim ya da uyuşturucu takılalım. Neden
bir insanı öldürmek isteyelim ki hem ?

Tuncay : kendimize hayatın ne kadar değersiz olduğunu göstereceğiz, biz bir bakıma varoluşu
yok ederek açıklayacağız. Yıllardır içinde tuttuğun o mesajı yüksek sesle dilegetirebilirsin. Biz yok
edeceğiz. Biz ontolojik cinayetler işleyeceğiz!

Burçak artık konuyu kapatmaya yönelik bir çıkış yapması gerektiğini fark etti. Bunun en iyi
yolunun tuncayı yermek olduğunu çok iyi biliyordu : "Süper muhteşem de bir başlık bulmuşsun, felsefe tarihine geçmen an meselesi artık" .

Tuncay : Kes dalga geçmeyi

Burçak : Nasıl geçmeyeyim bir düşünsene ontolojik cinayetler offf ne havalı bir cümle. Eğer insanlar
bunu bilmeyecekse oyunun asıl amacını asla kavrayamacaklarsa neden bu kadar havalı bir isim
verdin ? beni mi etkilemeye çalışıyorsun şimdi de

Tuncay : Ben ciddiyim

Burçak : farkındayım

Tuncay : Sonuç ?

Burçak :düşüneceğim, sakın tek laf daha etme bu gece kafayı iyice çekip uzanıp yıldızları seyretmek
istiyorum. Bunu yaparken bugün konuştuklarınımızı da düşüneceğim. Unutma bu bile çok büyük bir
lutüf!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder