15 Temmuz 2013 Pazartesi

Diyalektik Metaryalizm ve Kader kavramı..

Yıllardır din kavramı içerinde anlamaya çalıştığım ancak bir türlü makul bir açıklama bulamadığım kader kavramını, diyalektik metaryalizm içerisinde görmek gerçekten büyük bir ironiydi.
Marksist ideolojinin hem düşünsel anlamda, hem de iktisadi anlamda kullandığı metod gerçekten algılaması kolay bir ikiyüzlülük olarak göze çarpıyor. Her iki anlamda da ideolojinin yaptığı kesinlikle farklı birşey ortaya sunmak değil, varolanın esaslı bir analizini yapıp sonrasında aktörlerde değişikliğe gitmektir.
Örneğin Sosyalizm aslında tamamen kapitalizmin araçlarını kullanır, yaptığı yegane değişiklik bu araçları kullanan aktörlerin yerlerini değiştirmektir. Bu bağlamda bir insanın hem anti-kapitalist hem de sosyalist olması mantıken olanaksızdır. Bu örneği, beni daha çok ilgilendiren Marksizm’in felsefik boyutu yani Diyalektik Metaryalizm konusunda da aynı yöntemi kullanmasının algılanmasına yardımcı olması için verdim.
Marks’ın temel felsefesi olan Diyalektik Metaryalizm din anlayışına alternatif olarak ileri sürülüyormuş gibi bir bakış açısı yıllardır süregeliyor. Aslında kapitalizm ve sosyalizmdeki benzerlik, diyalektik metaryalizm ve Tevrat arasında da mevcut. Diyalektik, tarihe tıpkı Tevrat gibi bakmakta ve bütün olayları birbirinin sebebi olarak lineer bir düzlemde ele almaktadır. Bu bakış Kerov’un toplumlar kitabında açıkca kendini göstermektedir. Marks diyalektikte hiç bir şekilde din düşüncesinden uzaklaşmamıştır. Sadece dindeki “Tanrı kavramı” yerine “Doğa” yı yerleştirmiştir. Elbetteki buradaki doğa sadece ağaçlar böcekler değil, insan, insanı oluşturan sinir sistemine kadar en küçük ayrıntıdan, evren yıldızlar ve tüm kainatta uzanır.
Kader anlayışı bu düşünce sisteminin ürünüdür. Insanın yaşamını etkileyen faktörler tamamen tarihsel bir neden sonuç ilişkisine bağlıysa insanın gelecekte ne yaşayacağı da bu bağ sayesinde asla değiştirilemezdir. İnsan sonsuz doğanın yanında sadece bir “1” dir ve matematikte “sonsuz + sayı” =sonsuzdur. İnsan da doğanın bir parçasıdır ve davranışlarına yön veren düşünce sistemini oluşturan da yine doğadır. Sinir sistemi, dolaşım sistemi evrimsel durumu, hepsi doğanın bir parçasıdır.Bu düşünce de Tevrat ve İncil ve Kuran’daki “İnsan tanırının suretinden yaratılmıştır” düşüncesinin “İnsan Doğanın suretinden oluşmuştur” şeklindeki karşılığıdır. Bu şartlar altında yapacağı seçimler de doğanın yönlendirmesiyle olacaktır.
Kaderi anlamak için sorulan bir soru olan “peki geleceğimi bilseydim kaderi değiştiremez miydim?” de yine diyalektik düşünce içerisinde incelendiğinde “geleceğini bilmek “ zaten senin kaderin olduğundan bu nedenden oluşan sonuç yani yapılacak olan değişklik de senin kaderinin ta kendisidir, olarak verilmektedir.


1 yorum: